Lut Gölü – Petra:
Ölü Deniz’den Petra’ya büyüleyici bir günübirlik gezi deneyimi yaşayın. Petra, Ürdün’ün güneyinde yer alan olağanüstü bir UNESCO Dünya Mirası Alanı’dır. ‘Gül Şehri’ olarak bilinen Petra, ziyaretçileri kayaya oyulmuş olağanüstü mimarisi ve zengin tarihî önemi ile büyüler.
Petra:
Petra‘ya Ölü Deniz’den yapılan yolculuk, sizi Ürdün’ün pitoresk manzaraları arasından geçirir ve yol boyunca ülkenin doğal güzelliklerinden görüntüler sunar. Petra’ya yaklaştıkça, unutulmaz bir maceraya atılmak üzere olduğunuzu bilerek heyecanınız artar.
Varışta, maceranız ana giriş olan Siq’te başlar. Siq, yüksek kayalıklarla çevrili dar bir kanyondur. Bu etkileyici geçitten yürürken, gizli şehre doğru ilerlerken büyüleneceksiniz. Siq’in kendisi, yükselen duvarları ve ışık-gölge oyunlarıyla bir harikadır. Siq boyunca ilerlerken, gerçekten olağanüstü bir şeye tanık olmak üzere olduğunuzu bilerek bir beklenti ve hayranlık hissi yaşayacaksınız.
Siq’ten çıktığınızda, sizi muhteşem Hazine karşılar; bu, ihtişamı karşısında ziyaretçileri hayrete düşüren ikonik ve kusursuz şekilde korunmuş bir yapıdır. Hazine, gül renkli kumtaşı kayalıklara oyulmuş antik mimarinin bir başyapıtıdır. Karmaşık kabartmalar ve dekoratif unsurlarla süslenmiş olan detaylı cephesi, bir zamanlar Petra’da yaşamış olan antik uygarlık Nabatilerin ustalığının ve yeteneğinin bir kanıtıdır.
Hazine’nin ötesinde, Petra, kumtaşı kayalıklara dağılmış karmaşık oyma yapıları ve mezarlarıyla geniş arkeolojik harikalarını gözler önüne serer. Cepheler Caddesi, Kral Mezarları, Roma Tiyatrosu ve zorlu bir tırmanışın ardından nefes kesici bir panoramik manzara sunan Manastır (Ad-Deir) gibi dikkat çekici özellikleri keşfetmek için zaman ayırın. Her yapı, Petra’nın zengin tarihini ve sakinlerinin dehası hakkında bir hikaye anlatır.
Antik kentin içinde dolaşırken, kayaya oyulmuş mimarinin detayları ve inceliği sizi büyüleyecektir. Mezarların ve binaların cephelerinde ve iç kısımlarında sergilenen işçilik ve sanatsal beceri gerçekten dikkat çekicidir ve Nabatilerin ustalığını ve yaratıcılığını gözler önüne sermektedir.
Mezarlar ve gömü odalarıyla sıralanmış olan Cepheler Caddesi, Nabatilerin cenaze geleneklerine bir bakış sunar. Etkileyici cepheleri ve süslü detaylarıyla Kral Mezarları, Petra’nın seçkinlerinin zenginliğini ve statüsünü sergiler. Yamaca oyulmuş Roma Tiyatrosu, Petra’nın daha sonraki dönemlerde Roma İmparatorluğu’nun etkisi altına girdiğinin ve onunla bütünleştiğinin bir kanıtıdır. Ve şehrin yükseklerinde konumlanmış olan Manastır, zorlu tırmanışı göze alanlara nefes kesici bir manzara ve başarı hissi ile ödüllendirir.
Petra sadece gözler için bir ziyafet değil, aynı zamanda tarihî öneme sahip bir yerdir. Bir zamanlar gelişen bir ticaret merkezi ve Nabati Krallığı’nın başkenti olan Petra, antik baharat ve tütsü ticaret yollarında çok önemli bir rol oynamıştır. Şehrin stratejik konumu, gelişmesine ve kültürlerin ve uygarlıkların bir potası haline gelmesine olanak sağlamıştır.
Petra’nın harikalarına daldığınız dolu dolu bir günün ardından, Ölü Deniz’e geri dönme vakti gelecektir. Dönüş yolculuğu yaklaşık üç ila dört saat sürer ve ziyaretiniz boyunca edindiğiniz inanılmaz deneyimler ve anılar üzerine düşünmenize olanak tanır. Seyahat ederken, dağların sert güzelliğinden geniş çöl manzaralarına kadar Ürdün’ün değişen manzaralarını izleyebilirsiniz.
Ölü Deniz’e döndüğünüzde, yüzdürme gücü ve terapötik özellikleriyle ünlü mineral açısından zengin sulardan faydalanın. Rahatça yüzeyde yüzmenin benzersiz hissini yaşayarak dinlenin ve kendinizi yenileyin. Ölü Deniz suyunun yüksek tuz içeriği ve kıyılarında bulunan mineralce zengin çamur, doğal spa tedavileri için mükemmel fırsatlar sunar. Canlandırıcı çamur tedavilerinden yararlanabilir, mineral açısından zengin çamuru cildinize uygulayıp kurumasını bekleyebilir ve ardından durulayarak cildinizi tazelenmiş ve canlanmış hissedebilirsiniz.
Gün sona ererken, günün olağanüstü deneyimlerini düşünebilirsiniz. Petra’nın huşu uyandıran ihtişamından Ölü Deniz’in rahatlatıcı ve canlandırıcı özelliklerine kadar, bu günübirlik gezi, tarih, doğa ve dinlenme arasında eşsiz ve zenginleştirici bir yolculuk sunar. Bu, Ürdün‘ün ziyaretçilerine sunduğu olağanüstü çeşitlilik ve güzelliğin bir kanıtıdır.
